Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, “Anayasa yargısının varlık nedeninin, anayasanın üstünlüğünü ve temel hakları korumak olduğu dikkate alındığında, hak eksenli yaklaşımın korunmasının ve sürdürülmesinin ülkemizin ve milletimizin menfaatine olduğu izahtan her türlü varestedir.” dedi.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Muhterem İnce için Anayasa Mahkemesi Konferans Salonu’nda yemin töreni düzenlendi.
Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Törende konuşan Arslan, bireysel ve toplumsal hayatın en temel erdeminin adalet olduğunu, devletlerin varlığı ve devamının da adalete bağlı olduğunu ifade etti. Arslan, bu nedenle adaletin, tarih boyunca dinlerin ve seküler ideolojilerin merkezinde yer aldığını bildirdi.
Adaletin bu öneminin, onu tecelli ettirmekle görevli hakimlerin omuzlarına ağır bir yük yüklediğini belirten Arslan, “Bu nedenle hemen her medeniyette adaletsiz ve haksız şekilde hükmetmenin ağır bir vebal olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır.” diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin görevlerine başlarken, görevlerini her türlü etki ve kaygıdan uzak şekilde yerine getireceğine dair yemin ettiklerini aktaran Arslan, böylece anayasal adaleti sağlamanın ön şartının yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olduğunu dile getirdiklerini bildirdi.
Yargı bağımsızlığının hakimlere tanınan bir ayrıcalık olmadığına işaret eden Zühtü Arslan, şöyle devam etti:
“Anayasayla sağlanan bu teminatın amacı, adaletin dolaylı/dolaysız her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak şekilde dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektir. Gerçekten de yargıya yönelik güven ve inancın sarsılması, bir demokratik hukuk devletinin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. Bu nedenle hukukun üstünlüğü anlayışı, yargının bağımsızlığına halel getirecek, tarafsızlığı konusunda toplumu şüpheye düşürecek her türlü tavır ve davranıştan kaçınmayı gerektirmektedir. Diğer yandan yargı bağımsızlığı, anayasal kimliği oluşturan ilkelerin başında gelen kuvvetler ayrılığının da bir gereğidir. Yargının ve yargıcın bağımsız olmadığı yerde kuvvetler ayrılığından, kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde de temel hak ve özgürlükleri koruyan bir anayasanın varlığından söz etmek oldukça zordur. Zira anayasaların temel işlevi, kamu gücünün tek elde toplanmasını önlemek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak suretiyle temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaktır.”
“Türk anayasa yargısının en uzun on yılı”
Başkan Zühtü Arslan, “Anayasa Mahkemesi varlık sebebi olan anayasayı ve temel hak ve özgürlükleri koruma görevini en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içindedir.” dedi.
Kendi yemin töreninin üzerinden yaklaşık 10 yıl geçtiğini, aradan geçen 10 yılda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruları inceleme, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini denetleme görev ve yetkilerinin verildiğini bildiren Arslan, bu durumun anayasa yargısının alanını genişlettiğini ve yeni sınamaları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Bu süreçte yaşanan darbe girişimi ve Kovid-19 salgını gibi olağanüstü durumların, anayasa yargısı alanındaki değişim ve dönüşümü daha da sancılı bir boyuta taşıdığını aktaran Zühtü Arslan, bu nedenle geçen 10 yılı “Türk anayasa yargısının en uzun on yılı” olarak niteledi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anayasa Mahkemesi olağanüstü güçlüklere rağmen paradigmatik dönüşümünü önemli ölçüde tamamlamış, gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda hak eksenli yaklaşımla zengin bir içtihat oluşturmuştur. Anayasa Mahkemesinin hak eksenli yaklaşımla inşa ettiği bu içtihat birikimi, bir yandan hukuk düzeninin Anayasa ile uyumlu hale gelmesini sağlamış, diğer yandan da temel hak ve özgürlüklerin koruma alanını genişleterek bu konudaki standartları yükseltmiştir. Mahkememiz, bilhassa 10’uncu yılını kutladığımız bireysel başvuruyla birlikte, yaşama hakkından ifade özgürlüğüne, adil yargılanma hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar tüm anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik önemli kararlar vermiş ve vermeye devam etmektedir.”
“Anayasa Mahkemesinin geleceğine yönelik en çetin sınama”
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin bu süreçte her zaman demokrasinin ve demokratik hukuk düzeninin yanında durduğunu, temel hak ve özgürlükleri korumak için yoğun bir uğraş verdiğini anlattı. Zühtü Arslan, şöyle devam etti:
“Bunu yaparken de ne yargısal aktivizme ne de kendini sınırlama yoluna tevessül etmiştir. Mahkememiz istikrarlı bir şekilde bir yandan anayasanın çizdiği sınırları aşmadan, diğer yandan da kendisine tanınan anayasal ve yasal yetkileri kullanmaktan imtina etmeden görevlerini hakkıyla ve hassasiyetle yerine getirmenin çabası içinde olmuştur. Anayasa Mahkemesinin geleceğine yönelik belki de en çetin sınama, söz konusu süreçte benimsenen hak eksenli yaklaşımın korunması ve sürdürülmesidir. Anayasa yargısının varlık nedeninin, anayasanın üstünlüğünü ve temel hakları korumak olduğu dikkate alındığında, hak eksenli yaklaşımın korunmasının ve sürdürülmesinin ülkemizin ve milletimizin menfaatine olduğu izahtan her türlü varestedir.”
Arslan, Yüksek Mahkemede görev yapan başkanvekilleri ve üyeler ile üyeliğe yeni seçilen İnce’ye başarı dileklerini iletti.
Başkan Zühtü Arslan’ın konuşmasının ardından yemin törenine geçildi. Öz geçmişi okunan yeni üye Muhterem İnce, yemin etti. İnce’ye kisvesi Arslan tarafından giydirildi.